26 Mart 2009 Perşembe

ADAÇAYININ (SALVIA OFFICINALIS) ANTİOKSİDAN BİLEŞİKLERİ ROSMARİNİK VE KARNOSİK ASİTİN KAPİLER ELEKTROFOREZ İLE TAYİNİ

ADAÇAYININ (SALVIA OFFICINALIS) ANTİOKSİDAN
BİLEŞİKLERİ ROSMARİNİK VE KARNOSİK ASİTİN KAPİLER
ELEKTROFOREZ İLE TAYİNİ
Selda BAŞKAN, ,Nevin Öztekin, F.Bedia ERİM
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Maslak, TR-34469, İstanbul
baskansel@itu.edu.tr, noztekin@itu.edu.tr, erim@itu.edu.tr
Kapiler Elektroforez (CE), yüklü bileşiklerin ve fenolik bileşikler gibi yüksek pH’larda
kısmen yüklenen organik bileşiklerin ayırımı için etkili bir yöntemdir. Yöntemin ayırım
gücünün yüksek oluşu ve pek çok doğal ürün için ön saflaştırma gerektirmeden analizin
mümkün olması nedeniyle diğer pek çok alanda olduğu gibi son yıllarda bitki
metabolitlerinin analizinde de HPLC ye alternatif olarak kullanılmaktadır. CE ile bitki
analizleri için literatürde değişik derleme makaleler (review) mevcuttur [1,2].
Adaçayı (Salvia), 900 kadar bitki cinsini içine alan Lamiaceae (ballıbabagiller) familyasının
önemli bir üyesidir[3]. Salvia cinsi bitkilerde en yaygın olarak bulunan fenolik bileşikler
genel olarak fenolik asitler, fenolik diterpenler ve flavonoidlerdir.
Rosmarinik asit, Salvia cinsi bitkilerde en sık rastlanan ve antioksidan aktivitesi yüksek olan
fenolik bir bileşiktir. Rosmarinik asit Salvia officinalis, Salvia cavaleriei, Salvia chinensis,
Salvia flava, Salvia lavandulifolia, Salvia miltiorrhiza’türlerinde teşhis edilmiştir [4]. Salvia
türlerinde bulunan diğer güçlü bir antioksidan karnosik asittir. Karnosik asit fenolik yapıda
abietan diterpenoiddir.
Bu çalışmada, Salvia officinalis türü bitkide bulunan rosmarinik ve karnosik asitlerin
birarada kalitatif ve kantitatif analizi için kapiler elektroforezde bir yöntem
geliştirilmiştir. Geliştirilen yöntem marketlerden temin edilen poşet adaçayları
içindeki bu iki aktif antioksidan maddenin kantitatif tayinine uygulanmıştır.

ADA ÇAYI YAĞININ YANLIŞ KULLANIMINA BAĞLI NEONATAL KONVÜLZİYON: OLGU SUNUMU

Gülhane Tıp Dergisi 46 (2) : 161 - 162 (2004)
ÖZET
Ada çayı olarak bilinen salvia officinalis, spazmolitik,
antimikrobiyal, antienflamatuar, diüretik, diaforetik,
antiseptik, ekspektoran etkileri nedeniyle çeşitli klinik
durumlarda kullanılmaktadır. Bu yazıda, yenidoğan
bir bebekte topikal kullanım için hazırlanan, ancak
yanlışlıkla oral yoldan verilen adaçayı yağına bağlı
konvülziyonla gelen bir intoksikasyon olgusu sunuldu.
Anahtar Kelimeler: Ada Çayı Yağı, Neonatal
Konvülsiyon.
SUMMARY
Neonatal Convulsion After Accidental
Ingestion of Sage Oil: A Case Report
Sage is generally used as an expectorant, diuretic,
spasmolytic, antimicrobic, antiinflamatory, diaphoretic
and antiseptic agent in several clinical conditions.
We report a newborn with convulsion which occurred
after receiving, accidentally, sage oil orally which
was prepared for topical use.
Key Words: Sage Oil, Neonatal Convulsion.
GİRİŞ
Gelişmiş ülkelerde son yirmi yılda, bitkisel ilaçlar
ve alternatif tıp yöntemlerinin kullanımının yaygınlaştığı,
bu ilaç ve yöntemlere ilişkili yan etki ve toksikasyonlara
bağlı olgularda artış olduğu bildirilmişdir
(1). Yenidoğan ve süt çocukluğu dönemlerinde
bitkisel ilaçlar, infantil kolikte, konstipasyonda, enfeksiyonlara
karşı koruyucu olarak ve bazen de anne
sütü azalmasında kullanılmaktadır (2). En sık rezene,
papatya ve anason çayları gaz giderici olarak kullanılır.
Bu ilaçlar genellikle, oral yoldan kullanılır; fakat
topikal kullanımları da mevcuttur. Önerilen normal
dozlarda genellikle yan etkiler görülmez. Ancak yük-
_______________________________________________
(*) GATA Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD.
Reprint Request: Dr. Serdar Ümit SARICI, GATA Çocuk
Sağ. ve Hast. AD., 06018 Etlik / ANKARA
Kabul Tarihi : 09.01.2004
161
sek dozda veya topikal kullanım için hazırlanmış formların,
oral yoldan kullanılması sonucu oluşan intoksikasyon
olguları bildirilmiştir (2).
Bu yazıda, rahatlama ve gaz giderme sağlanması
amacıyla aktarda hazırlatılan, ancak yanlışlıkla topikal
kullanım yerine, oral olarak yüksek dozda uygulanan
ada çayı yağına (salvia officinalis) bağlı gelişen bir
neonatal intoksikasyon (konvülziyon) olgusu sunulmuştur.
OLGU SUNUMU
Yirmidört günlük kız bebek, acil polikliniğine sık
nefes alıp verme, huzursuzluk ve morarma şikayetleriyle
getirildi. Öyküsünden 26 yaşındaki annenin, 36
haftalık 1. gebeliğinden makadi geliş nedeniyle,
sezaryen ile 3000 gram ağırlığında doğduğu, prenatal
ve postnatal öz geçmişinin özellik arz etmediği ve
başvuru saatinden 3 saat önce, karın bölgesine lokal
masaj ile uygulayıp gaz sancısını önlemek amacıyla,
aktarda hazırlatılan ada çayı yağı adlı bitkisel ilacın
yanlışlıkla, iki çay kaşığı miktarında hastaya içirildiği
öğrenildi.
Fizik muayenede, rectal vücut ısısı 37.2 ºC, nabız
124 vuru/dk, solunum sayısı 68/dk, ağırlık 3750 gram
(%25-50), boy 51 cm (%25-50) ve baş çevresi 37 cm
(%25-50) idi. Hastada hiperpne, takipne, hipertonüsite,
derin tendon reflekslerinde artma, aşil ve
çene klonusu, opistotonus ve gözlerde vertikal nistagmus
saptandı.
Laboratuvar incelemesinde, hemoglobin 12.9
gr/dL, lökosit sayısı 11300/mm3, trombosit sayısı 471
000/mm3 idi. Kan şekeri 120 mg/dL, sodyum 136
mEq/L, potasyum 3.9 mEq/L ve iyonize kalsiyum 4.49
mmol/L olarak saptandı.
Hastaya mide irrigasyonu yapıldı ve aktif kömür
uygulandı. İzlemde, yatışından 1,5 saat sonra tonik
klonik konvülziyon gözlendi ve intravenöz fenobarbital
ile tedavi edildi. Yatışından 16 saat sonra derin
tendon refleksleri normale döndü, klonusu kayboldu,
hipertonüsitesi ve opistotonusu azaldı. Yirmidört saat
sonra hasta tamamen düzeldi ve 48 saat sonra taburcu
edildi.
ADA ÇAYI YAĞININ YANLIŞ KULLANIMINA BAĞLI
NEONATAL KONVÜLZİYON: OLGU SUNUMU
Dr. Serdar Ümit SARICI (*), Dr. Mustafa KUL (*), Dr. Göknur CANDEMİR (*),
Dr. Halil İbrahim AYDIN (*), Dr. Faruk ALPAY (*), Dr.Erdal GÖKÇAY (*)
Sarıcı - Kul - Candemir - Aydın - Alpay - Gökçay
TARTIŞMA
Adaçayı (Salvia Officinalis), değişik formlarda
spazmolitik, antimikrobiyal, sedatif, antiinflamatuvar,
antioksidan, antitümör, antihipertansif, diüretik,
diaforetik, antiseptik ve ekspektoran özellikleri ile
koroner kalp hastalıkları, kronik bronşit, asthma, kronik
renal yetmezlik, siroz, dismenore, insomnia,
infantil kolik, dispepsi, Alzheimer hastalığı gibi çeşitli
klinik durumlarda bitkisel ilaç olarak kullanılmaktadır
(3,4,5). Salvene, pinene, camphor, cineole, borneol,
thujone, saponin, diterpene, phenolic asit, salviatannin,
ursokolik asit, kafeik asit ve flavonoidleri içeren
ada çayı yağı, ada çayı yapraklarının distilasyonu ile
elde edilmektedir (2,5,6).
Bitkisel ilaçların yanlış veya toksik dozlarda kullanımı
sonucu, allerjik reaksiyonlar, karaciğer yetmezliği,
hepatit, kolit, kronik diyare, hemolitik anemi,
nefrit, renal fibrosis, konvülziyon, hipotansiyon, aritmi,
sedasyon, sıvı ve elektrolit bozuklukları ile fotosenzitizasyon
gibi birçok komplikasyonlar ortaya çıkmaktadır
(7,8,9,10). Yenidoğan ve süt çocukluğu
döneminde ülkemizde, en sık kullanılan bitkisel ilaçlar
konstipasyon ve infantil kolik durumlarında kullanılan
rezene, papatya ve anason çayları ile badem yağıdır.
Sık kullanılan bu bitkisel ilaçların intoksikasyon tablolarında,
apne, santral sinir sistemi depresyonu, diyare
ve kusma saptanırken (2,8,9), hastamızda eksitasyon,
opistotonus, derin tendon reflekslerinde artma,
konvülziyon gibi santral sinir sistemi uyarılmasına
bağlı belirtiler ortaya çıkmıştır. Ökaliptus, deve kulağı,
kedi otu, solucan otu, kuş dili gibi bitkilerden elde
edilen bir kısım bitkisel ilaçların, santral sinir sistemi
eksitasyonu ve konvülsiyonla seyreden intoksikasyon
tablolarına yol açabileceği bildirilmiş olup, neonatal
konvülziyonlarla seyreden intoksikasyon olgularına
rastlanmamıştır (11). Ada çayının distilasyonuyla elde
edilen ada çayı yağının, thujone, camphor ve cineole
içerdiği, bu maddelerin epileptojenik özellik taşıdığı
ve deneysel bir çalışmada diğer bitkisel ilaçlarla
karşılaştırıldığında çok daha düşük dozlarda konvülziyonla
karakterli intoksikasyon tablolarına neden
olduğu bildirilmiştir (11). Olgumuzda, iki çay kaşığı
miktarında ada çayı yağının ağızdan yanlışlıkla
alımının neonatal konvülziyonla giden intoksikasyon
162
tablosuna neden olması, belirtilen deneysel çalışma
ile uyumlu gözükmektedir.
Sonuç olarak, nedeni saptanamayan yenidoğan
konvülziyonlarında bitkisel ilaçlara bağlı akut veya
kronik intoksikasyonun, etiyolojiden sorumlu olabileceği
göz önüne alınmalı ve ada çayı yağının topikal
preperatlarının oral yoldan yanlış kullanımına bağlı
konvülziyon ve tonus artışı ile karakterli hipereksitasyon
tablosu gelişebileceği unutulmamalıdır.
KAYNAKLAR
1. Wooolf, A.D.: Herbal remedies and children: Do
they work? Are they harmful? Pediatrics 112:
240-245, 2003.
2. Baytop, T.: Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, I.U
Eczacılık Fak. Yayınları, 1984, İstanbul
3. Capek, P., Hribalova, V., Svandova, E.,
Ebringerova, A., Sasinkova, V., Masarova, J.:
Characterization of immunomodulatory polysaccharides
from Salvia officinalis L. Int J Biol
Macromol 33: 113-119, 2003.
4. Miura, K., Kikuzaki, H., Nakatani, N.: Apianane
terpenoids from Salvia officinalis.
Phytochemistry 58: 1171-1175, 2001.
5. Baricevic, D., Sosa, S., Loggia, RD., Tubaro, A.,
Simonovska, B., Krasna, A., Zupancic, A: Topical
anti-inflammatory activity of Salvia officinalis L.
leaves:the relevance of ursolic acid. J
Ethnopharmacol 75: 125-132, 2001.
6. Lu, Y., Foo, LY.: Polyphenolics of Salvia- a
review. Phytochemistry 59: 117- 140, 2002.
7. Ernst, E.: Harmless herbs? A review of the
recent literature. Am J Med 104: 170-178, 1998.
8. Niggeman, B., Grüber, C.: Side-effects of complementary
and alternative medicine. Allergy 58:
707-716, 2003.
9. Ko, R.: Adverse reactions to watch for in patients
using herbal remedies. WJM 171: 181-186,
1999.
10. Capasso, R., Izzo, AA., Pinto, L., Bifulco, T.,
Vitobello, C., Mascolo, N.: Phytotherapy and
quality of herbal medicines. Fitoterapia 71: 58-
65, 2000.
11. Burkhard, P.R., Burkhardt, K., Haenggeli, C.A.;
Landis, T.: Plant-induced seizures: reappearance
of an old

İÇERİK

yüksük adaçayı - antalya adaçayı

Name:  ZZZZZZZZZZZZZZZVBNUI90.jpg Views: 766 Size:  66.8 KB

Yüksük Adaçayı, Fingerhut Salbei, Salvia Sideritis L.
Çiçekli Adaçayı
Ege Adaçayı

Familyası: Ballıbabagillerden, Lippenblüttengewâchse, Lamiaceae (Labiatae)
Drugları: Yüksük Adaçayı otu;Salvia’e Sideritis Herba
Yüksük Adaçayının çayı içilir.
Midenizi rahatlatacak 16 bitki  1
Adaçayı doğal östrojen içerir ve bu özelliği ile menopoz döneminde ortaya çıkan ateş basması, terleme ve sıkıntılara yardımcıdır.

Botanik: Yüksük Adaçayının vatanı Türkiye olup, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Bölgesinde yabani olarak yetişir. Boyu 1 m ye kadar uzanan bitki karşılıklı dallara ayrılır.Her dalın üst kısmında çiçek demetleri oluşur.Ortadaki ana dalda 15-25 çiçek ve yandaki dallarda 10-15 çiçek bulunur.Çiçekleri kavrayan iki kupa yaprağı bir çanak gibi durur.Yetiştirilmesi ve hasadı aynı şekildedir.Tadı güzel olduğundan Antalya ve civarında içilir, fakat fazla incelenmediğinden fazla bilgiye sahip değiliz.

50 bitki adaçayı

Latince ismi : Salvia officinalis


Bilimsel sınıflandırma

Alem:

Plantae

Şube:

Magnoliophyta

Sınıf:

Magnoliopsida

Takım:

Lamiales

Familya:

Lamiaceae

Cins:

Salvia

Büyük boy görmek için resme tıklayınız

Ada çayı (Salvia), Diş otu veya Meryemiye olarak da bilinir, ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından Salvia cinsini oluşturan kokulu bitkilere verilen ad. Bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çokça yetişir. Tüylü ve beyazımsı bir renkte olan yapraklarının kurusu çay gibi haşlanarak içildiği gibi, et yemeklerine koku ve lezzet vermek için de kullanılır. Özellikle karaciğer, ördek, kaz, tavuk ve av hayvanlannın kızartmalannda çok hoş bir koku ve tat verdiği için kullanılir. Avrupa ülkelerinin mutfaklannda kızarmış patateslerin, hamurlara koyulan yağların kokulandınlmasında, salamuralarda, etlerin dinlendirilmesinde çok kullanılır.

Adaçayı 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe ada çayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir. Bir başka tür olan çayır ada çayı (Salvia pratensis), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır ada çayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu ada çayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir.

Toplama/Kurutma

Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır

Bileşim

Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur; tanenler, triterpenoitler, flavonlar; Östojen benzeri maddeler; reçineli bileşikler içerir.

Tarihçe

Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır. Yapraklar daha çiçeklenme başlamadan, mayıs ve haziranda toplanır. Bitki kuru ve güneşli günler boyunca, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğlen güneşinde toplanır ve gölgede kurutulur. Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!"

Adaçayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.

Faydası

Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, ada çayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz (Referans1: M.Treben). Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Ada çayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Ada çayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Ada çayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar. Ada çayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada ada çayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır.

Adaçayı, aynı zamanda şişkinlik, ishal ve bağırsak iltihabı rahatsızlıklarında alınır. Çalkalama/gargara yaparak dişeti kanamaları için kullanılır. Haricen uygulandığında, hasar ve yaraları hafifletir, cilt yangılarını tedavi eder. Asya’da bu ilaç kanlı idrar, kanlı balgam, hemorrhoidler için düşünülmüştü. Ve homeopatik (* romatoloji : homeopatik tıp; özel yöntemlerle hazırlanan doğal ürünlerin çoğu kez az miktarlarda alındığında sağlığı düzelteceği inancına dayanan alternatif tedavi yaklaşımı. Bir madde, yüksek dozlarda bir hastalığın semptomlarını oluşturuyor ise, çok küçük dozlarda o hastalığı tedavi edebilir inancına dayanmaktadır. Madde her ne kadar seyreltilir ise, o kadar etkili olabilir. Uygulayanlar, küçük dozlarda hazırlanan bitkisel madde veya minerallerin savunma sistemini uyararak etkili olduklarını düşünmektedirler.) pratisyen hekimler anne sütünün taşma olaylarını nizama sokmak için adaçayı kullanırlar. Adaçayı, tüm bu problemlere yararlı olmasına rağmen, henüz doğrulanmamıştır.

Aynı zamanda da araştırmacılar adaçayının Tip II, insüline bağımlı olmayan şeker hastalarının( *Endokrinoloji : Tip II DM. İnsülin eksikliği veya insüline doku düzeyinde direnç oluşumu söz konusudur. Tüm DM’li hastaların %90’ı bu gruba girer. Genellikle erişkin yaşlarda görülür. Tedavide oral antidiyabetik ilaçlar ya da insülin kullanılır) tedavisi için adaçayının çok önemli bir yeri olduğunu tahkik ettiler. Yapılan bir çalışmanın göstermiş olduğu pozitif sonuçlar, belgelenmesinin gerekli olduğunu ortaya koydu.

Adaçayı nedir; ne sağlar?

Amerika Birleşik Devletleri’nde, adaçayı yemekleri lezzetlendirmek için bir baharat olarak değerlendirilir. Adaçayı’nın yurt dışındaki tıbbi kullanımı çok uzun bir tarihe dayanır.Adaçayı, cinsel yolla bulaşan hastalıkları(* Cinsel ilişki veya kontaminasyon sonucu virüsler (HPV), protozoalar (trtikomonaslar), bakteriler (treponema pallidum, gonokoklar, klamidya) ve ektoparazitlerle (scabies sarcoptei) ile geçen sifiliz, AIDS, uyuz, şankroid, üretrit, prostat benzeri hastalıkları ifade etmektedir) sağlığa kavuşturur, böcek ısırığı için iyi gelir ve hala Avrupa’da boğaz ağrıları için gargara yapılarak kullanılmaktadır. Antibakteriyel nitelikleri vardır, virüs ve mantar gelişimine engel olur. Gerginliği, burukluğu geçirir; terlemeyi ve diğer salgıları azaltır.

Bu bitkinin ezilmiş hali, kurutulmuş yaprakları, adaçayı çiçekleri yağının çıkarılması, yaprakları ve tohumları da şifa vermesi bakımından çok önemlidir. Akdeniz Bölgesi yerlileri, tüm Avrupa ve Kuzey Amerika’da adaçayı yetiştirilmektedir.

Özel önlemler

Küçük bir tehlike olmasına rağmen, adaçayı dozajın üzerinde kullanılınca aynı etkileri sağlamayabilir. Bu durumlarda yan etkileri oluşabilir.

Olası ilaç etkileşimleri

Hiçbir etkileşimi olmadığı bildirilmiştir.

Özel bilgi: Eğer hamileyseniz ya da emdiriyorsanız

Hamilelik süresince bu ilacı almayın.

Nasıl hazırlanır?

İlacın toz halinde yapılmış ve bronşit için kullanımı açısından 1.66 ons toz halindeki ilaç 2.66 ons bal ile karıştırılır. (1 ons 28.3 gramdır.)

Gargara ve çalkalamak için hazırlanışı 2.5gram adaçayı (ya da 2-3 damla adaçayı yağı) 3 ons su ile karıştırılır. Ya da başka bir seçenek olarak, 5 gram (1 çay kaşığı dolusu) bu alkollü esansı bir bardak suyun içerisinde kullanın. Aynı zamanda sulandırılmamış alkollü esans iltihaplı mukoza zarına (sümük dokuya) hemen etkisini gösterir.

Türüne özgü dozajı

Günlük normal dozajı:

Kurutulmuş adaçayı : 4 – 6 gram arası (1 çay kaşığı dolusu)

Adaçayının zaruri yağı : 2 – 6 damla arası

Adaçayı ruhu (alkollü esansı) : 2.5 – 7.5 gram arası (1 çay kaşığı dolusunun yarısı “1½ “) Sıvı halde adaçayı esansı : 1.5 – 3 gram arası (1 çay kaşığı dolusunun yarısı – çeyreği arası) Adaçayı balı : sabahları ve yatmadan önce 1 çay kaşığı dolusu

Toz halinde adaçayı : aşırı terlemeler için her yemekten önce 1 kapsül

Işık ve rutubetten saklanarak biriktirilmelidir.

Adaçayı uçucu yağı ve faydaları:
Adaçayı uçucu yağı, adaçayı yapraklarının su buharı distilasyonu ile elde edilir.
Yaş yapraklarda %1 ve kuru yapraklarda %2-3 oranında uçucu yağ bulunur.

Bu uçucu yağ (Adaçayı esansı): yara iyileşmesinde, cildin gerilmesinde, regl sancılarında, streste, baş ağrılarında, yorgunlukta, bronşit ve astımda etkilidir. Antiseptik özelliğe sahip olduğu için cilt temizliği, bakımı ve problemlerinde kullanılır.

Dozajın üzerine çıkılırsa

Dozajın çok üzerinde alkollü esansı ya da zaruri yağından çok fazlasını almanız dolaşımınıza ani zarar verebilir.

Dozajı aşmanız durumundaki belirtiler: hararet, sıcaklık hissi oluşur, kalp atışı hızlanır ve baş dönmesi olur. Bir dozaj aşımına dair şüphe durumlarında, derhal tıbbi yardım alınız.



Bilim adamları alzheimer için aranan ilacı mutfakta buldu. Adaçayının alzheimer sendromlarından unutkanlığa karşı etkili olduğu açıklandı.

Şifalı bitkilerle ilgili en eski metinleri inceleyen Britanyalı bilim adamları, adaçayının hafıza üzerinde etkili olduğu sonucuna vardı. Britanya'nın New Castle ve Northumbria Üniversitelerinde yürütülen araştırma için 44 denek seçildi. Deneklerin bir kısmına adaçayı yağı, bir kısmınaysa etkisiz maddeler içeren tabletler verildi. Daha sonra yapılan kelime hatırlama testlerinde adaçayı tableti alanların çok daha başarılı olduğu görüldü.
Araştırma ekibinden Nicola Tildsey, "Bu çalışma, yüzyıllar önce şifalı bitkilerle uğraşanların çalışmalarının ne kadar değerli olduğunu ve bazı hastalıklar için onların söylediklerinin ciddi biçimde ele alınması gerektiğini ortaya koydu" dedi.
Adaçayının alzheimer üzerindeki etkileriyle ilgili daha geniş kapsamlı bir araştırma başlatan ekibe ilham verenlerin arasında John Gerard'ın 1597 tarihli kitabı da vardı. Gerard, adaçayının hafızayı güçlendirip, kafayı çalıştırdığını söylüyordu.
Araştırma, İngiliz Şifalı Bitkiler Araştırma Merkezi'nin (MPRC) daha önceki bulgularıyla da uyumlu. MPRC'nin araştırmasında, adaçayının, alzheimer nedeniyle azalan bir beyin kimyasalını koruduğu görülmüştü. Ortalama ömrün artmasıyla yaygınlaşan alzheimer, ilaç endüstrisinin en aktif olduğu alanlardan. Adaçayının antioksidan ve iltihapları giderici özellikleri de bilimsel araştırma konusu.

adaçayı bursa eczacılar odası

Yayılışı: Akdeniz ülkelerinde doğal olarak yetişen bitki, Türkiye’de özellikle Akdeniz ve Ege sahillerinde yaygındır ve her yıl doğadan toplanarak Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Türkiye’de 86 Salvia türü (90 takson) doğal olarak yetişmektedir ve bunlardan 40 tanesi endemiktir. Türkiye’de adaçayı olarak diğer Salvia türleri ile Sideritis türleri de kullanılmaktadır.
Kullanılan kısımları: Yaprakları (Salviae trilobae folium), topraküstü kısımları (Salviae trilobae herba), ve su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağ (Salviae trilobae aetheroleum).
Etken bileşikleri: Yapraklar, %2-3 uçucu yağ, %5 rosmarinik asit, tanen bileşikleri, flavonlar (salvigenin luteolin, hispidulin) ile karnosol (=pikrosalvin) gibi diterpenlerve ursolik asit ve benzeri triterpenler içerir. Uçucu yağ, % 60-64 civarında ökaliptol ( 1,8-sineol), % 8.2 kafur ve % 5’in altında tuyon türevleri taşımaktadır.
Etli ve kullanışı: ağız ve boğaz mukozasında antiflojistik etkilidir; ayrıca antihidrotik, astrenjan ve sekresyon düzenleyici etkileri ile uçucu yağından dolayı antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkileri bulunmaktadır. Ağız ve boğaz mukozası rahatsızlıklarında gargara olarak; soğuk algınlığı rahatsızlıklarında ve ayrıca dispeptik rahatsızlıklarda kullanılır.
Dozaj: 4-6 gr/gün
Çay: Günde birçok defa 1 çay fincanı
Hazırlanışı: 1 çay kaşığı (1.3 gr) drog 1 çay fincanı kaynar su içinde ağzı kapatılarak 5-10 dakika bekletilir, süzülür.
Gargara hazırlanışı: 2.5 gr yaprak üzerine kaynar su ilave edilir, kapağı kapatılarak 10-15 dakika bekletilir, süzülerek ağız ve boğaz gargarası yapılır. Gargara ayrıca, 100 ml üzerine 2-3 damla uçucu yağ damlatılarak da hazırlanabilir.
Kombinasyonları: Timol veya timol taşıyan ya da mentol veya mentol taşıyan uçucu yağlarla kombine gargaraları ve boğaz pastilleri bulunmaktadır.
Yan etkileri, geçimsizlikleri, kontrendikasyonları: Bir kerede 15 gr dozun aşıldığı hallerde taşikardi, sıcaklık hissi, kramp ve denge bozuklukları yapabilmektedir.
Katıştırma: Türkiye’de adaçayı olarak diğer Salvia türleri yanı sıra Sideritis ve Stachys türleri de kullanılmaktadır. Dorystoechas hastata bitkisi de çalba çayı adıyla tüketilmektedir

Kaynak: Bursa Eczacı Odası.

21 Mart 2009 Cumartesi

adaçayı doğaltedavi.net

|VİDEOLAR |BİTKİ RESİMLERİ|


Geri git Şifalı Bitkiler, Doğal Tedavi, Alternatif Tıp, Bitkisel Tedavi, Hastalıklar, kanser, kurdelen, genital sicil, lipom, allerji, saçkıran, saç dökülmesi, faranjit, epididimit, iktidarsızlık, gözaltı morlukları, kısırlık > Sağlık > Şifalı Bitkiler: A-D

Cevapla
LinkBack Konu Araçları Stil
Alt 10-30-2007, 12:29
Administrator
Üyelik tarihi: Jun 2005
Yaş: 51
Mesajlar: 3.284
igokcek is on a distinguished road
Standart Adaçayı, Salbei, Salvia officinalis

ADAÇAYI
Çok Yıllık






0,4-0,8 m
5-8 Aylar
Ca, Ar, Na
Yaprakları, Eteryağı

Adaçayı, Salbei, Salvia officinalis L.






Şifalı Adaçayı
Tıbbi Adaçayı

Familyası: Ballıbabagillerden, Lippenblütengewâchse, Lamiaceae (Labiatae)

Drugları: Adaçayı yaprağı; Salviae folium
Adaçayı eter yağı; Salviae aetherolaum
Adaçayının yaprakları ve çiçekleri çay ve lapa yapımında, eter yağı (hülasası=uçucu yağı ), natürel ilaç ve aroma tedavisinde kullanılır.


Giriş: Adaçayının 700 türü olduğu ileri sürülmektedir ve bunlardan en önemlileri Tıbbi Adaçayı; Salvia officinalis, Dallı Adaçayı; Salvia triloba, Misk Adaçayı; Salvia sclerea, Yüksük Adaçayı; Salvia sideritis ve İspanya Adaçayı; Salvia lavandulitolia ve de Çin Adaçayı; Salvia miltiorrihiza?yı sayabiliriz. Tıbbi Adaçayının yetiştiği yöreye göre çeşitli alt türleri vardır ve bunlardan en önemlileri; Dalmaçya Adaçayı, Türk Adaçayı, Arnavut Adaçayı ve İtalyan Adaçayını sayabiliriz. Adaçayının bulunuş tarihi çok eski olup ilk Seydenham 1717?de veremlilerde görülen gece terlemesine karşı kullanmış ve başarılı sonuçlar elde etmiş. Onu takip eden Ferranini şeker hastaları üzerinde yaptığı deneylerde Adaçayının kandaki şekeri düşürdüğünü tespit etmiştir. (0.Leseer.557) ve bu araştırmaları diğer araştırmalar takip etmiştir. Adaçayının vatanı Balkanların sahile yakın bölgeleri Dalmaçya, Arnavutluk ve Trakya olup, buradan önce bütün Akdeniz bölgesine ve zamanla ılıman ve subtropik ülkelere yayılmıştır. Günümüzde Almanya?da dahi çok yaygın olarak Adaçayı yetiştirilmektedir.


Botanik: Adaçayı 40-80cm boyunda, dikine yükselen yarı çalımsı şekilde bir kökten çıkan gövde oldukça çok çatallaşarak bir küme oluşturur. Yaprakları oval, uçlara doğru sivrice, 4-10cm uzunluğunda, 1-4cm eninde kenarları kalkık, üzeri pürtüklü, grimsi yeşil renkli, alt yüzeyi ise boz renklidir ve keçemsi tüylüdür. Çiçekleri uzunca bir sap üzerinde boğumlarda 5-10?u bir arada bulunur. Çiçeklerin kupa yaprakları taç yapraklarını kavramış olup kahverengimsi kiremit renkli uç kısımları sivricedir. Çiçeklerin taç yaprakları iki dudaklı (çenekli) olup alt dudak üç loplu, üst dudak tek, eflatun, açık mor veya leylaki renktedir.


Yetiştirilmesi: Almanya gibi oldukça soğuk sayılabilecek ülkede yetişen bitki Türkiye?nin hemen her bölgesinde yetişebilir. Soğuk olan bölgelerde bitki donmasın diye üzeri çam dalları ile örtülür. Adaçayını süs bitkisi gibi balkonda da yetiştirmek mümkündür. Ben şahsen yıllardır balkonda Adaçayı yetiştirmekteyim. Türkiye?de Adaçayı diye satılan çay Hakiki Adaçayı olmayıp genellikle Dallı Adaçayı satılmaktadır.


Hasat zamanı: Adaçayının yapraklarındaki eter yağı türevleri çiçek açmadan önce en yüksek orandadır. Bu nedenle Adaçayı yaprakları Nisan-Mayıs aylarında toplanıp kurutulur ise daha kaliteli drug elde edilir. Fakat Kasım?a kadar da yaprakları toplanarak kurutulabilir. Adaçayı yapraklarını kuruturken sıcaklığın 35˚?yi geçmemesi gerekir. Çünkü bu dereceden sonra bitkinin birleşimindeki eter yağı türevleri buharlaşarak yok olur.

Maalesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş?te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukça azaltır.


Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur.
Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur.
Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur.


Kullanılması:
a) Araştırmalara göre aşırı terleme, gece terlemesi (veremli hastalarda görülür), yüksek tansiyon, şeker hastalığı, dermansızlık, kansızlık, bademcik iltihaplanması ve nefes yolları rahatsızlıklarına karşı kullanılır.

b) Komisyon E?nin 15.05.1985 tarih ve 90 nolu ve de 13.03.1990 tarih ve 50 nolu Monografi bildirisine göre Adaçayı yaprak çayı, eter yağı, ekstresi veya tentürü başta haricen; ağız ve yutak iltihaplarına, dahilen; sindirim rahatsızlıkları ve aşırı terlemeye karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir.

c) Aromaterapisinde; Adaçayı eter yağı, dişeti, ağız, yutak ve bademcik iltihaplarına, aşırı terleme ve sindirim rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Ayrıca sütten kesilmek isteyen emzikli anneler Adaçayını içerse sütten kesilirler.

d) Halk arasında; özellikle Türkiye?nin sıcak geçen yazlarında damda yatmak zorunda olanlar ya sakat kalmaktalar veya ölmekteler. Şayet bu Adaçayının çayını içseler o sıcak insanlara pek dokunmaz. Adaçayı bademcik, dişeti, ağız içi ve yutak iltihap ve yaralarına, aşırı terleme, hararet, şeker hastalığı, dermansızlık, demir eksikliği, sindirim rahatsızlıklarından; şişkinlik, tıkanma, kokuşma, bağırsak iltihapları, el ve ayaklarda terleme, sancılı adet hali ve beyaz akıntıya karşı kullanılır. Ayrıca sütten kesilmek isteyen annelerin sütünü daha kısa sürede keser.


Çayı: Bir kahve kaşığı kurutulmuş veya taze Adaçayı yaprağı demliğe konur ve üzerine 200-300ml kaynar su ilave edilerek 5-10dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.


Sirkesi: Adaçayı yaprağından 20gr bir şişeye konur ve üzerine 80ml sirke ilave edilerek güneş ışınlarından uzakta muhafaza edilir. bu sirkeden günde 3-5defa 1 kahve kaşığı alınır.


Aromaterapisi: Adaçayı yapraklarından bir kısım su buharı ile damıtılmasından (destilasyon) elde edilen eter yağı (hülasası=ekstresi, uçucu yağı ), Aromaterapisinde kullanılır. En kaliteli Adaçayı eter yağı Dalmaçya (Hırvatistan, Bosna) Adaçayından elde edilen yağdır ve onu Türk ve Bulgar Adaçayı yağları takip eder. Adaçayı yağından 2-3damla bir kesme şekere, bir parça ekmeğe veya bir kahve kaşığı kaymağa damlatılarak alınır.

Yan tesirleri: Adaçayının birleşimindeki Thujon?un çok sert ve etkili olması nedeni ile hamile kadınların kullanmaması gerekir. Uzun süre Adaçayı içilmesi halinde Ağustos?ta bile kişinin başı buzdolabında imiş gibi üşüme hisseder. Ağustos 1996?da kendi üzerimde denedim.

Çok Yıllık
0,5-1,2 m
5-8 Aylar
Ca, Ar, Na
Yaprakları, Eter yağı

B) Dallı Adaçayı, Türkischer Salbe, Salvia Triloba







Elma otu
Dağ elması
Elma Adaçayı

Familyası: Ballıbabagillerden, Lippenblüttengewâchse, Lamiaceae (Labiatae)
Drugları: Dallı Adaçayı yaprağı; Salviae trilobae folium
Dallı Adaçayı eter yağı; ? ? aetheroleum

Dallı Adaçayının yapraklarının çayı yapılır ve eter yağı Elma yağı diye anılır.


Botanik: Ben Antalya Kaş ve Frankfurt botanik bahçesinde fotoğraflarını çektim. Türkiye?deki ve Almanya?daki iklim şartları nedeni ile bitki o kadar farklılık gösteriyor ki bilmeyenler bu iki bitkiyi iki farklı tür zannederler. Türkiye?nin Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesinde yabani olarak yetişir. Yaprakları boz renkli, kenarları kalkık, yanlarda küçük birer yan yaprakları vardır. Dallarının üst kısımlarındaki yaprak saplarının dibinden çıkan bir sap üzerinde 5-10adet çiçek bulunur ve bunun gibi 5-10adet çiçek demeti bulunur. Çiçekleri pembemsi eflatun renklidir. Bitkiye elma otu veya Elma Adaçayı denmesinin sebebi bitkinin üzerinde küçük elma şeklinde kozalakları olduğundan bu şekilde anılır. Türkiye?de yabani olarak yetişen bitki kültür bitkisi olarak ta yetiştirilebilir.


Birleşimi:

Tesir şekli: Antiseptik (mikrop öldürücü), antimikozit (mantarları yok edici), hafif tansiyon düşürücü, kandaki şekeri düşürücü, krampları çözücü, balgam söktürücü ve teskin edicidir.

Kullanılması: Dallı Adaçayının birleşimindeki yüksek orandaki Cineol nedeni ile bu bitki daha çok Okaliptüs gibi etki yapıcı özelliğe sahiptir. Bu Dallı Adaçayı öksürük, üşütme, bronşit ve şeker hastalığına karşı kullanılır.

İki-Çok Yıllık
0,8-1,5 m
5-8 Aylar
Ca, Ar
Otu, Eter yağı

C) Misk Adaçayı, Muskat Salbei, Salvia sclarea





Ayıkulağı
Tüylü Adaçayı

Familyası: Ballıbabagillerden, Lippenblüttengewâchse, Lamiaceae (Labiatae)
Drugları: Misk Adaçayı otu; Salviae sclareae herba
Misk Adaçayı eter yağı; Salviae sclareae aetheroleum

Misk adaçayının kökleri hariç tamamı çay yapımında ve eter yağı elde edilerek Aromaterapisinde kullanılır.


Botanik: Misk Adaçayının vatanı Türkiye, Kafkaslar, Türkistan ve Horasan?dır. Asıl vatanı Türkiye olan bitki günümüzde İtalya ve Fransa gibi ülkelerde daha çok yetiştirilmektedir. Yaprakları yumurta veya kalp şeklinde, 20-40cm uzunluğunda, 15-25cm eninde, kenarları kertikli ve hafif dalgalı üst yüzeyi pürtüklü, önce koyu yeşilken sonra grimsi yeşil bir renk alır. Çiçekleri uzunca bir sap üzerinde olup her boğumda 4-8pembe çiçek bulunur. Çiçeklerin hemen altında dil veya kalp şeklinde pembe kupa yaprakları vardır.


Yetiştirilmesi: Misk Adaçayının tohumları Mart?ta yastık veya saksılara ekilerek ilkbaharda bahçe ve tarlalara ekilir.


Hasat zamanı: Yerden 5-10cm kesilerek yaprak ve çiçekleri gölgede kurutulur ve bundan ya çay ya da eter yağı elde edilir.


Birleşimi: Misk Adaçayının birleşimindeki en önemli maddeler;
a) Eter yağı türevleri %0,1-1,1 arasında olup en önemlileri; %45-75 Linalylasetat, %9-25 Linalool,%0,4-5 Caryophyllen ve az miktarda Terpineaon, Geraniol, Nerol, Camphen, Limonen ve α/B-Pinen Misk Adaçayı damıtılırken çok miktarda dal ve sap bulunursa o zaman çok miktarda Sclareol içerir ve buda kaliteyi düşürür.


Tesit Şekli: Antiseptik(Mikropları öldürücü),teskin edici,iltihapları önleyici ve krampları çözücüdür.


Kullanılması: Misk Adaçayı?nın çayı ile ağız içi ve yutak iltihaplarına karşı gargarası yapılır.Misk Adaçayı?nın sap ve yapraklarından eter yağ elde edilirse bu az kaliteli olduğundan bu yağ parfüm ve sabun yapımında kullanılır.Çiçeklerinden elde edilen eter yağ?ı ise aroma tedavisinde kullanılır. Misk Adaçayı?nın çiçeklerinde elde edilen 1. kalitedeki Misk Adaçayı eter yağ teskin edici, sinirleri kuvvetlendirici, cinsel gücü artırıcı, tansiyonu düşürücü ve antidepresif (Depresyonu önleyici) olarak kullanılır.

Masaj yağı:



Çok Yıllık
0,5-1 m
5-8 Aylar
Ca
Yaprakları, Çiçekleri
D)Yüksük Adaçayı, Fingerhut Salbei, Salvia Sideritis L.




Çiçekli Adaçayı
Ege Adaçayı

Familyası: Ballıbabagillerden, Lippenblüttengewâchse, Lamiaceae (Labiatae)

Drugları: Yüksük Adaçayı otu;Salvia?e Sideritis Herba
Yüksük Adaçayının çayı içilir.


Botanik: Yüksük Adaçayının vatanı Türkiye olup, Türkiye?nin Akdeniz ve Ege Bölgesinde yabani olarak yetişir. Boyu 1 m ye kadar uzanan bitki karşılıklı dallara ayrılır.Her dalın üst kısmında çiçek demetleri oluşur.Ortadaki ana dalda 15-25 çiçek ve yandaki dallarda 10-15 çiçek bulunur.Çiçekleri kavrayan iki kupa yaprağı bir çanak gibi durur.Yetiştirilmesi ve hasadı aynı şekildedir.Tadı güzel olduğundan Antalya ve civarında içilir, fakat fazla incelenmediğinden fazla bilgiye sahip değiliz.

Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet

Eklenen Resim Ön İzlemesi

Konu igokcek tarafından (06-06-2008 Saat 11:27 ) değiştirilmiştir..
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:32 .


Powered by vBulletin® Version 3.7.3
Copyright ©2000 - 2009, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.1.0

Sağlık Siteleri Buluşma Noktası - www.saglik-siteleri.com |

|Dogal tedavi | AlterNatif TıP | Bitkisel Tedavi | GokcekAktar | Gokcekİksir | Tonik | Tentur | Diyet | Aloeverabu | Nonibu | ZenceFiL | Vucut | SifalıBitkiler | Frmsever | Bilgeforum | Turksiteler100 |
Turk Siteler 100 - Site Ekle - Link Ekle - Toplist

bilimsel araştırma kaynakları

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/sites/entrez
http://www.herbyclinic.com/article.php?klm=Salvia%20officinalis

Saracoğlundan bademcik problemine adaçayı çözümü

Adaçayı

Latince adı: Salvia officinalis
İngilizce: Sage
Almanca: Salbei
Özellikleri: Bademcik iltihabı faranjit kronik faranjit diş eti iltihablarında
Bademcik iltihabını yıllardır çeken bir çok kişi tanıdım. Özellikle de okul çağındaki çocuklar bademcik iltihablanmasından dolayı günlerce yüksek ateşle yatmakta ve okullarından geri kalmaktadırlar. Bu durumlarda adaçayı ile yapılan gargaralar gerçek bir yardımcıdır. Bademcik ve/veya boğaz iltihabının (faranjit) oluşumuna karşı da gerçek bir koruyucu ve önleyicidir. İlk günlerde gün boyu birkaç defa yapacağınız adaçayı gargarası sizi yeniden dünyaya gelmiş gibi yapacaktır. Daha sonraki günlerde haftada birkaç defa bu gargarayı tekrarlamak sizi bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı koruyacaktır.
Zaten, latince adının ilk kelimesi olan “salvia” korumak, korunmak ve muhafaza etmek anlamına gelmektedir. Adaçayının içerdiği salvin, carnosol asiti ve cirsimaritin antibiyotik özelliği olan etkin maddelerdir. Özellikle salvin ve carnosol asidi, bakterilerde RNA-sentezini etkileyerek çoğalmalarını ve rejenerasyonlarını engellemektedir. Adaçayında bulunan önemli bir eterik yağda, içerdiği cineol’dür. Cineol, öksürüğü engelleyici bir maddedir. Kısaca, adaçayı hem doğal bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük engelleyicidir.
Tüm bunlara ek olarak, adaçayında bulunan antibiyotik özellikli etkin maddeler suda çözünen maddelerdir. Suda çözünme özelliklerinden dolayı, alkolle tentürleri yapılmadan doğrudan sıcak suda demleyerek kullanma imkânı sağlar. Ağız gargaralarının çoğu bir miktar alkol kullanılarak hazırlanmak durumundadır. Çünkü, bir çok bitkinin içerdiği tabii antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddeler suda çözünmediklerinden, su ile hazırlanmaları durumunda etkili olamamaktadırlar. Adaçayının içerdiği tabii antibiyotikler suda çok kolay çözünme özelliği gösterdiklerinden, özellikle çocuklarınız için sadece sıcak suda demlenerek gargara olarak hazırlanmasına imkân vermektedirler.
Burada önemle belirtmek istediğim nokta, memleketimizde yaklaşık otuzun üzerinde bilinen adaçayı çeşidi vardır. Bunların önemli bir kısmı yabanidir. Adaçayını piyasadan alırken yabani olmayanını almaya özen gösteriniz. Bundan emin değilseniz, bazı büyük marketlerde satılan paketlenmiş değişik firmalara ait adaçayını bulabilirsiniz. Bazı yabani adaçayı türlerinin gargarası istenildiği düzeyde etkili olamamaktadır.
Biliyor muydunuz?
Adaçayı tarihte zirai ilaç olarak kullanılmıştır. Antikçağda ve sonraki yüzyıllarda sebze ve tahıl ekilen alanlara adaçayının yaprak ve sapları serpilirdi. Adaçayına parazitler, böcekler yaklaşamaz. O bir parazit kovucudur (uzaklaştırıcıdır). Tarlalarda ekili mahsullerin aralarına serpilen adaçayının saplı yaprakları zirai ilaç olarak kullanılmıştır.
Bademcik iltihabı (tonsilit)
Tonsil adı verilen bademciklerin, bakteriler ve daha seyrek olarak da virüsler tarafından oluşturulmuş iltihabına tonsillit denir. Belirti olarak yutma sırasında duyulan ve kulak ağrısı ile karışan şiddetli ağrı vardır. Bu ağrı küçük çocuklarda yemek yemeyi red etme olarak kendini belli eder. Ağrının yanı sıra yüksek ateş, halsizlik , baş ağrısı ve kusma sık görülen belirtilerdir.
Bademcik iltihabı (tonsilit) olanların sabah kalktıklarında ağız kokuları oldukça ağırdır. Dişlerini fırçaladıktan sonra biraz hafifler, kahvaltı yaptıktan sonra da bu koku tamamen kaybolur. Çünkü, gece boyu oluşan iltihab sabah kahvaltısı yapılırken, besinler ile süreklenerek taşınır. Gün boyu herhangi bir ağız kokusu da çekmezler.
Ancak, gece uykuya geçildiği zaman iltihab oluşumu tekrar başlar. Normalde adaçayı gargarasını hazırlayıp lavabonuzdan eksik etmememiz gerekir. Hergün, ağız temizliği yapıldıktan sonra bir defa gargarasını yapmak ağızdaki bakterilere ve de ağız kokusuna karşı güçlü bir engelleyicidir. Hazırlanan adaçayı gargarası üç gün bozulmadan lavabonuzun rafında durabilir.
Bazı durumlarda bademcik ve/veya boğaz iltihabı kronikleşmiş olabilir. Kronik bademcik veya kronik boğaz enfeksiyonları durumunda, adaçayı pek yeterli olamamaktadır. Kronik bademcik veya kronik faranjit durumlarında ebegümeci bitkisini okuyunuz.
Dikkat:
Faranjit ve bademcik problemi olanların sigara ve asitli içeceklerden (kola, soda, maden suyu gibi) özellikle uzak durmaları gerekir. Kürleri uygularken bu tür içeceklerden mutlaka uzak durmalarına özen göstermeleri gerekir. Bütün bunların paralelinde diş ve ağız temizliğine özen göstermek gerekir. Yemeklerden sonra mutlaka dişlerinizi fırçalayınız. Uygulamalarda belirtilen gargaraları mutlaka dişlerinizi fırçaladıktan sonra yapınız. Bu noktada, okul çağında çocukları olan anne ve babaların dikkatli olmaları gereken bir konuyu açıklamak istiyorum. Çocukluk döneminde boğaz iltihabı (faranjit) sıklıkla karşılaşılan ve çoğunlukla ebeveynler tarafından pek fazla önemsenmeyen bir rahatsızlıktır. Size basit bir durum gibi görünen boğaz iltihabının ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözardı etmeyiniz. Mutlaka hekiminize danışınız.
Akut romatizmal ateş (ARA), halk arasında “beta mikrobu” denilen A grubu beta hemolitik streptokok bakterisinin neden olduğu farenjitten veya sebebi yine aynı mikrop olan kızıldan bir kaç hafta sonra ortaya çıkan iltihabi bir hastalıktır. En sık, okul çağındaki çocuklarda görülmektedir. Streptokok enfeksiyonundan sonra yüz kişiden yaklaşık dördünde akut romatizmal ateş (ARA) gelişir. Her farenjitten sonra ARA gelişecek diye bir kural yoktur. Ancak, ARA’nın özellikle kalpde ciddi hasarlar bırakabilme riski nedeniyle, basit gibi görünen boğaz ağrılarında dikkatli olmak gerekir. Diğer organ etkilenmelerinden farklı olarak, kalp iltihabı, kalıcı hasarlara yol açabilmektedir. Kalbin endokard denilen dokusu, kalbin iç yüzünü ve kalp kapakçıklarını örter. Kalp kapakçıklarındaki lezyonlar iyileşirken, kapakçıklarda kalınlaşma, yapışma ve büzüşmeler meydana gelir. Sonuç, kapakçık darlığı ve/veya yetmezliğidir. Romatizmal ateş, kalp kapakçığı hastalıklarının birinci sıradaki nedenidir. Hastalıktan yaklaşık on-onbeş yıl sonra romatizmal kalp hastalığı ortaya çıkabilir. Bu nedenle okul çağındaki çocuklarınızın boğaz ağrılarını veya boğaza bağlı şikâyetlerini ihmal etmeyiniz ve bir hekimin görmesini sağlayınız.

Kür 1: Bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı koruyucu:
Yaklaşık bir su bardağı suda bir poşet adaçayı veya bir tatalı kaşığı taze adaçayı on dakika demlenir. Günde 2-3 defa gargarası yapılır. Ayrıca, beraberinde bir ay boyunca hergün bir çay bardağı adaçayı içilir. Demleme süresi tamamlandıktan sonra bitkiyi daha fazla suyunun içinde bekletmeyiniz mutlaka süzüp ayırınız.
Not: Aktarlardan satın alacağınız adaçayı hem çok daha ucuz hem de amacınıza daha uygundur.
Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken nokta, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, bu kitaptaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Bu kitabın içindeki bilgilerin kesinlikle bir rahatsızlığı teşhis amacı yoktur.